Son zamanlarda siz meslektaşlarımızın atan(a)mama sorunları
çığ gibi büyümektetir. Anestezi Teknisyen ve Teknikerleri Derneği (ATTD) olarak bu konu üzerine eğilmekteyiz. Başta kadro sorunu olmakla beraber Türkiye’de hekim dışı anestezi personellerinin sorunlarına yönelik bir metin kaleme alarak sorunun muhataplarına iletmiş bulunuyoruz. Ayrıntılarını ekte bulabileceğiniz yazı ve siz meslektaşlarımızın sosyal medya üzerinden yürüttüğü kampanyalar netice vermiştir.
Sonuç olarak Başbakanlık Müşavirliği ve bazı milletvekilerimiz konu ile ilgili derneğimizden bilgi istemiştir. Derneğimiz adına Sayın Başkanımız Anestezi Teknikeri Şükran Balkaner, sorunlarımızı ve nedenleri üzerine ayrıntılı açıklamalarda bulunmuştur. Elimizdeki bilgi ve belgeler ile bu konular üzerine yürüttüğümüz çalışmaları kendileri ile paylaştık.
Gerek siz mağdur edilen meslektaşlarımızın şikayetleri gerekse derneğimizin çabaları sonucu meclis kanalıyla Sağlık Bakanlığına bugün soru önergesi verilecektir. Ayrıntılarını ilerleyen zamanlarda siz değerli meslektaşlarımız ile paylaşacağımızı ve konunu takipcisi olacağımızı belirtiriz.
Saygılarımızla
Anestezi Teknisyen ve Teknikerleri Derneği (ATTD)
Yönetim Kurulu
TÜRKİYE’DE ANESTEZİ TEKNİSYEN VE TEKNİKERLERİN SORUNLARI
Hekimdışı anestezi personeli olan Anestezi Teknisyen ve Teknikerleri, sağlık meslek liselerinin anestezi bölümlerinden 4 yıllık lise eğitiminden sonra Anestezi Teknisyeni olarak yada üniversitelerin sağlık meslek yüksek okullarının anestezi bölümlerinden 2 yıllık bir üniversite eğitiminin ardından Anestezi Teknikeri ünvanıyla mezun olurlar. Son yapılan yasal düzenlemeler ile sağlık meslek liselerinin anestezi bölümleri kapatılırken, sadece üniversitelerin anestezi bölümlerinden önlisans ile anestezi teknikeri mezun vermektedir. Bu gelişme ile daha çocuk denebilecek yaşta bir insanın hayatının sorumluluğunu omuzlarına yüklenmek sorununu ortadan kaldırsada, hale hazırda bu ünvan ile atama bekleyen meslektaşlarımızın gelecek endişesi yaşamasına sebep olmuştur. Dolayısıyla Anestezi Teknisyeni ünvanına sahip olanlar için bir kariyer haritası ortaya konulmalıdır.
Anestezi Teknisyen ve Teknikerleri; anestezi alacak hastaları anesteziye ve operasyona hazırlayan, operasyon boyunca hastanın hayati fonksiyonlarını kontrol ederek anestezinin devamını sağlayan ve operasyon sonunda hastanın salimen derlenerek servise intikalini gerçekleştiren sağlık personelleridir.Kanun ve yönetmeliklerde yukarıdaki görevler ile sınırlı kalmamıza rağmen uygulamada Anestezi Teknisyen ve Teknikerleri, hastanelerde birçok kritik işle görevlendirilmekte ve sayısız hayati müdahalede bulunmaktadırlar.
Günümüzde görev tanımlarında olmamasına rağmen teknisyen ve teknikerler; solunum ve kalp durması esnasında hastayı tekrar hayata döndürmekle görevli mavi kod ekiplerinin öncelikli elemanı, hayati tehlikesi bulunan kritik hastaların ambulansla naklinde görevli sağlık teknisyeni,ameliyat bitiminde hastaların ameliyathanelerden servise gidişinde refakatçi sağlık elemanı, yoğun bakımlarda ve servislerde hemşirelik hizmetlerinde çalıştırılabilmektedirler. Hatta zaman zaman tıbbi sekreter yada genel idare memuru olarak bile görevlendirilebilmektedirler.
Bunların hiçbirinin Anestezi Teknikerliğinin görev tanımında yer almasada bu görevleri sahip olduğumuz beceriler ve sağlık personeli olmanın verdiği sorumlulukla en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz. Burada akıllara şöyle bir soru gelmektedir; ülkemizde bu denli geniş bir iş yelpazesinde çalışmak durumunda kalan başka bir sağlık çalışanı var mıdır? Peki farklı ve zor bu işlerin üstesinden gelebilen Anestezi Teknikerleri yeterli saygıyı ve ilgiyi görebiliyor mu? Bir diğer önemli soru ise ülkemizde o günün ihtiyaçları doğrultusunda aldıkları eğitim sadece lise yada önlisans ile sınırlandırılmış Anestezi Teknisyen ve Teknikerliği bahsi geçen işleri yerine getirebilmekte yeterli olabilir mi?
Yeterli bir Anestezi Teknikeri olabilmek için; anatomi, fizyoloji, farmokoloji, dahiliye, cerrahi vb. birçok bilim dalına belli düzeyde hakim olmak, aynı zamanda biomedikal teknolojiden anlamak ve anestezi sırasında kullanılan birçok teknolojik enstürümanın kullanımını ve hazırlığını bilmek gerekir. Yaşadığımız bu çağda, her geçen gün bilgi havuzu derinleşmekte ve karmaşıklaşmaktadır. İşimiz gereği bu gelişmelere hakim olmamız istenmektedir. Elbette bu istekleri günümüzde iki yıllık sertifikasyon benzeri bir eğitimle karşılamak mümkün değildir. Derneğimize öğrencilerden gelen şikayetler arasında ders sayısının ve içeriklerinin yetersizliği, staj olanaklarının azlığı, ders veren eğitmenlerin ilgisizliği ve umarsızlığı başlarda yer almaktatır. Öyle ki kalp damar anestezisi gibi detaylı ve zor bir konuyu sadece 8 dakikada anestezi teknikeri öğrenimi gören bir öğrenciye anlatarak bu yeterli görülebilmekte yada bölgesel anestezi konularını hiç anlatmadan bunlardan sorumlu tutulabilmektedirler. İş başında ise bizlerden bu tür hastaları takip ve müdahale etmemiz istemektir. Örneklerin çoğaltılabileceği bu tür durmları akıl ve mantıkla izah etmek oldukca güçtür.
Eğitimde bu denli yetersiz kalınmakla beraber atamalar konusunda ise oldukca cimri davranılmaktatır. 2015 yılında yapılan atamalarında sadece 2 anestezi teknisyeni alınırken, geride bıraktığımız 2014 yılında bu sayı ancak 100 civarında kalmıştır. Buna karşılık bu yıl anestezi teknisyen ve tekniker mezun sayısı ise 3000 ni geçmektedir. Peki bu rakamlar ışığında bu kadar mezun neden verilmektedir. Her geçen gün kadro sayısı azalırken mezun sayısı artmaktadır. Ortada büyük bir planlama hatası olduğu birçok vakıf ve özel üniversite açılan anestezi bölümleri ile olay eğitimden ziyade bir rant olayına dönüşmüştür.
Dernek olarak kuruluşumuzdan bugüne amacımız ve talebimiz; bu türden sorunların ortadan kaldırarak , insan hayatına kritik dokunuşlar yapan sağlık personelinin daha iyi bir eğitim almasını istemek olmuştur. Bunun da ancak diğer çağdaş emsalleri gibi kendi adı ve ünvanı altında bir lisans programı olarak ve mevcut çalışanlara da bu branşta lisans tamamlama imkanı sağlanarak gerçekleşebileceğine inanmaktayız. Böylece bu kutsal görevi yerine getiren sağlık personeli hakettiği saygıya ulaşacaktır.Zira gelişmiş ülkelerde ki emsalleri lisans hatta yüksek lisans düzeyinde eğitim alırken onların gerisinde kalmayı haketmemekteyiz.
Sağlık sistemleri açısından gelişmiş birçok ülkede hekim dışı anestezi personelleri ileri düzeyde eğitim alırken ülkemizde önlisansla sınırlanması yaşadığımız bilgi çağında yeterliliğini yitirdiği rahatlıkla söylenebilir. Bilginin bir çığ gibi büyüdüğü çağımızda, hukuki düzenlemelerle tıbbi hatalar karşısında uygulanan cezai yaptırımların da arttığı görülmektedir.Hekimler muhtemel bu hatalar karşısında mecburi sigorta ile korumaya tabii tutulurken, aynı cezai yaptırımlara maruz kalabilen Anestezi Teknisyen ve Teknikerlerine hiçbir koruma sağlanmamaktadır. Bu bilgiler ışığında birçok riski içinde barındıran anestezi iş kolunun biz çalışanları; daha iyi bir eğitim ve güven içinde çalışmayı istemekteyiz. Zaman içinde eğitim ve güvenlik talebi bir istekten ziyade bir ihtiyaca dönüşmüştür.
Yakın zamanda bu talebimiz karşılık bularak lisans tamamlama düzenlemesi resmi gazetede yayınlanmıştır. Öncelikle bu kanun düzenlemesininde emeği bulunan herkese teşekkür ederiz. Ancak ilgili tasarıda ebe ve hemşirelere kendi alanlarında lisans tamamlama hakkı tanınırken Anestezi Teknikerlerine YÖK’ün uygun göreceği bir alanda bu hakkın tanınacağı ifade edilmiştir. Bu muğlak ifade beraberinde bir tartışmayı getirmiş meslektaşlarımız arasında sadece hemşirelik üzerinden lisans tamamlamanın gerçekleşeceğine dair söyletilerin yayılmasına neden olmuştur.
Dernek olarak kendi ünvanımızı koruyabileceğimiz bir alanda lisans tamamlamanın önceliğimiz olduğunu belirtiriz.Ülkemizde hemşirelik ile anestezi teknikerliği tarih içinde farklı gelişmiştir. Ayrıca başta Hemşirelik Meslek Kanunu, Tababati Şuabat Kanunu, Mesleki Yeterlilik Kanunu ve diğer kanun ve yönetmelikler ile bu iki meslek birbirinden ayrılmıştır. Bu kanun ve yönetmeliklerde Anestezi Teknikerliğinin görev tanımı ve bu mesleği kimin yapabileceği açıklıkla ifade edilmiştir. Yine Tababati Şuabat Kanununun ilgili maddelerinde Anestezi Teknisyeni ünvanı dışında bu mesleği icra etmeye kalkanlara 1 ila 3 yıl hapis ve para cezası verileceği açık bir şekilde ifade edilmiştir. Bu kadar kanun ve yönetmeliğe karşı birçok kamu ve özel hastanesinde halen anestezi teknisyeni olarak hemşire, sağlık memuru, acil tıp teknisyeni vb. sağlık meslek mensupları teknisyen kadrolarında çalıştırılmaktatır. Bu durum bin bir emekle okuyup bunun karşılığını alamayan anestezi teknisyen ve teknikerlerini derinden yaralamaktatır. Bahsi geçen meslek gruplarında atamalar anestezi teknisyenlerine oranla çok daha fazladır. Üstelik bu meslek gurubları KPSS den aldıkları 50-60 puanla atanabilirken, anestezi mezunları 80 puan bile atanamamaktatır.Bu durum atamalarda liyakat unsurunu ortadan kaldırırken üniversite eğitimini de anlamsızlaştırmaktadır.
Bu doğrultuda YÖK’ten beklentimiz lisans tamamlama ile ilgili ayrıntıların ve tarihinin bir takım hukuki sorunlara ve söylentilere zemin vermeden ivedi bir şekilde açıklanmasıdır.Ayrıca kamu ve özel hastanelerde istihtamın artırılarak, kadroların liyakat temelli yapılmasını istemekteyiz. Maalesef tüm çabalarımıza rağmen ilgili kurumlardan bu konuya dair sağlıklı bilgiye erişemediğimiz gibi taleplerimize olumlu bir karşılıkta alamamaktayız.
Meslektaşlarımız tarafından derneğimize yapılan şikayetlerin birçoğunu görev ve yetki dışında ameliyathane dışı görevlendirmeler oluşturmaktadır. Mesala bir anestezi teknikeri zaman zaman bir hemşirelik hizmeti olan yoğun bakım ve acil serviste hasta bakımından sorumlu tutulabiliyor yada acil tıp teknisyeninin yapması gereken ambulansla hasta nakil hizmetini hatta bazı hastanelerde tıbbi sekreterlik yada genel idari memurluğu gibi hiçbir eğitim almadığı işlerde görevlendirilebiliyor. Bu görevleri yapma selayetlerinin bulunmadığını ve görev tanımlarında bu işleri kapsamadığını belirten çalışanlarımızın bir takım tehtitlere ve yıldırmalara maruz kaldığını da üzülerek işitmekteyiz. Hastane içinde bir servisten başka bir bölüme hasta transveri, ambulans ile hasta nakli, yoğun bakım, acil yada serviste hasta bakım hizmetleri anestezi teknikerlerinin görev tanımlarında yoktur. Dolayısıyla bu alanlarda yapılan görevlendirmeler kanun ve yönetmeliklere de aykırıdır. Ayrıca çoğu zaman keyfi yapılan bu görevlendirmeler de meslektaşlarımız asıl görev yerleri olan ameliyathaneleri teknisyensiz bırakmak zorunda kalmaktadır. Anestezi Teknikerliği spesifik ve uzmanlaşma gerektiren bir branştır. Bu sebeple herhangi bir sağlık personelinin hiç bilmediği bu görevi yerine getirebilmesi mümkün değildir. Böylesi bir durum hasta güvenliği açısından ciddi riskleri içerisinde barındırmaktadır. Bahsi geçen hizmetleri bunun eğitimini almış kişilerce yapılması en doğru yöntemdir.
Anestezi Teknikerlerinin sorunları maalesef sadece eğitim ve keyfi görevlendirmelerle de sınırlı değildir. Meslektaşlarımızın çalışma ortamından ve kullanılan materyallerden kaynaklı da birçok sorunu vardır. Bilindiği üzere ameliyathaler zorlu çalışma alanlarıdır. Birçok kişinin kolay tolere edemiyeceği hadiseye buralarda şahit olmak mümkündür ve görevimiz gereği bu olaylara müdahale etmek durumunda kalırız. Çalışırken radyasyona ve atık gazlara maruziyet, doğal ışık ve atmosferden yoksun kalma ve birçok enfeksiyonla bulaş olma ihtimali ile karşı karşıyayız. Birde bunlara anestezi biliminin içerdiği zorluklar, yoğun, uzun, yorucu ve stres yüklü mesai saatleri ile performans kaygısı eklenince baş etmesi güç bir tablo ile karşılaşılabilmektedir. Bu zaman içinde baş edilmesi zor bir hale dönüşebilmektedir. Nitekim bu durumla baş edemeyen birçok arkadaşımız tükenmişlik sarmalına kapılabilmektedir. Maalesef tükenmişliğin pençesinde, içinde bulundukları çaresizlikten kurtulmanın yolunu bir takım narkotik ve anestezikleri kendi bedenlerinde kullanarak arayabilmektedirler. Sonu çoğu zaman ölümlerle sonuçlananan bu arayışın nedenleri ve çözümü noktasında dernek olarak elimiz kolumuz bağlı kalamazdık.
2008-2014 yılları arasında basına yansıyan bu tarz ölümle sonuçlanan 24 vakaya rastladık. Tabii bunlar sadece basına yansıyanlar. Bu tür vakaların çoğu zaman gizlendiği, basına yansımayan yada kalp krizi olarak raporlara yansıyan birçok olayıda işitmekteyiz. Aynı zamanda aktif bağımlı durumda çok arkadaşımız olduğunuda duyumlarımız arasındadır.
Üzerimizde taşıdığımız bu sorumlulukla halen üyesi olduğumuz Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Platformu üyeleri ile geçtiğimiz yıl içinde çalışma başlattık. Anestezi Teknisyen ve Teknikerleri Derneği ile Türk Tabipler Birliği, Adli Tıp Derneği, Türk Anestezi ve Reanimasyon Derneği ve Türkiye Psikiyatri Derneği gibi birçok dernek aracılığıyla bu olgunun sebeplerini ortaya koymak adına anket çalışması yaptık. Bu ankette bizim adımıza çıkan en dikkat edici sonuç; anestezi çalışanları arasında en fazla tükenmişliğe maruz kalan, aidiyetini kaybetmiş ve stresle başedemeyerek iş yükü altında ezilen grubun biz anestezi teknikerleri olduğu ortaya çıkmıştır. Anestezi çalışanları arasında internet kanalıyla doldurulan anketlerin ayrıntılarına www.anestezitek.org.tr adresinden de ulaşılabilir.
İş yükü ile mücadele etmenin bir yolu da istihdamın artırılması olabilir. Bilindiği üzere her ameliyat odasına bir anestezi teknisyeni olması yasal gerekliliktir. Sağlık Bakanlığının istihtam kriteri ise genelde oda sayısının 1.4 katı olarak yapmaktadır. Ancak bu rakamlara birçok bakanlık hastanesinde bile ulaşılamamaktadır.Üniversite ve özel hastanelerde durum daha da kötüdür.Bu hesaplamalar baz alınarak yapılan atamalar anestezi teknisyenine olan ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Bu sebeple Anestezi Teknikerleri çoğu zaman yoğun mesai harcamakta uzun ve sıklıkla nöbet tutmak zorunda kalmaktadır.Zamanla anestezinin çalışma alanının genişleyerek ameliyathane dışına da çıktığı unutulmamalıdır.Bugün hastanelerin mavi kod ekibinin çoğu Anestezi Teknikerlerinden oluşmakta, ayrıca onkoloji, girişimsel radyoloji, MR, BT, endoskopi, kolonoskopi, ERCP taş kırma, gibi daha birçok işlem zaman zaman anestezi eşliğinde gerçekleşmektedir. Bu bölümlerde de anestezi vermek için teknisyen ekipleri oluşturulmaktadır. Genişleyen anestezi iş alanı ve her sene artarak çoğalan anestezi teknikeri mezun sayısı da dikkate alınarak bu oranların operasyon odası sayısının iki katı olacak şekilde anestezi teknikeri istihtamının artırılması gerekir . Bunun yasalarla da teminat altına alınmasını istiyoruz.
Anestezi çalışanlarının karşılaştığı çalışma ortamı kaynaklı problemler arasında sayılabilecek; anestezik gazların ortama salınımından kaynaklı maruz kalınan zararlar, kesici delici alet yaralanmaları ve bu yaralanmalar kaynaklı birçok viral ve bakteriyel enfeksiyonlar, radyasyona maruziyet, doğal ışık ve havalandırmadan kaynaklı sağlık sorunları ile çalışma ortamına bağlı ergomik problemlerin yol açtığı kas iskelet hastalıkları, ağır iş yükü ve stres kaynaklı rahatsızlıklar, ameliyathane ortamında çalışanların sağlığı üzerine eğilmeyi gerektirmekdir.
Sağlık sisteminde son zamanlarda hızlı bir dönüşüm yaşanmakta, bu dönüşümle geçmişe görece daha iyi sağlık hizmeti verilmeye başlanmıştır. Bu dönüşümün sağlık çalışanları üzerinde bir takım olumsuz sonuçları da olmamış değildir. Bunlar arasında çalışanlara yönelik artan şiddet olayları, yine çalışanlar arasında görülen artan tükenmişlik ve performans kaygısının sebep olduğu azalan hizmet kalitesi sayılabilir. Çalışan memnuniyetininde düştüğü rahatlıkla ifade edilebilir. İçinde bulunduğumuz bu süreçte artan sağlıkta ticarileşmenin bir sonucu olarak adeta sayısal veri hastalığına kapınılmış, sanki nitelikten ziyade niceliğe odaklanmış gibiyiz. Hastaneler ticari bir işletmeye dönüşerek sanki kar ile beslenen birer organizma gibi beslenmeye başlanmıştır. Bu işletme felsefesi tüm kamu hastanelerine adeta bir hastalık gibi nüfuz etmiş ve toplumun her alanını sarmaya başlamıştır.
Elbette tüm vatandaşlarımıza eşit ve kaliteli bir sağlık hizmeti ulaştırmak görevimizdir.Bu sebeple sınırlı olan kaynakları etkin ve verimli kullanmak hepimizin sorumluluğudur. Burada vurgulamak istenen insanın maden yada metaa gibi görülmesidir. Çalışanlara çıkarılıp tüketilen bir kaynak gibi gören anlayıştaki sakatlığa dikkat çekmek gerekir. İnsan çalışırken tükenen yada tüketilen bir kaynak olmamalıdır. Sağlık çalışanlarıda hastanelerin bir girdisi yada tüketilen sermayesi değil kurumunların temel unsurlarıdır. Unutulmamalıdır ki insanlar kurumlar için değil, kurumlar insanlar için vardır.Bu sebeple insanlar sadece çalıştıkları için sağlıklarını yada hayatlarını kaybetmemelidir.
Elbette sorunun olduğu yöne bakmayarak sorun çözülmez. Varsa problemin ne olduğunun doğru tespitinin yapılması, ardından doğru tedavinin uygulanması en akılcı yoldur. Sonuç olarak yukarıda bahsettiğimiz hususların doğrultusunda, sorunlarımıza ve bunlara yönelik sunduğumuz çözüm önerilerine yetkililerin dikkate almasını arzu ederiz. Bizler gibi görevi insanlara şifa dağıtmak olan sağlık çalışanlarının kendi mesleklerinin gelişimine katkı sağlamaya hakkı olduğunu düşünüyoruz.
Saygılarımızla
Anestezi Teknisyen ve Teknikerleri Derneği
Yönetim Kurulu